İYİ Kİ VARSINIZ
February 7, 2011
Tanrı bizi iki cins olarak yaratmış: Kadın ve Erkek…. Bu iki cins en çok birbirlerini sever en çok da birbirlerinden nefret eder. Hiç biri diyemez ki benim onlara ihtiyacım yok bir daha bakarsam gözüm kör olsun. Hasbel kader derse de bu süre öyle sohbetlerde abartıldığı kadar tumturaklı olmaz, olamaz. Her ayrılığın son sözüdür: ‘Erkek değil mi topunun köküne kibrit suyu…. ‘ ya da ‘Ben bu kadınları anlamıyorum, kardeşim; onları mutlu etmek imkansız….’ Aslında bu iki sonuç cümlesi haricinde giriş ve gelişme sonuçları değişse de aşşağı yukarı tüm ilişkiler bu minvalde cümlelerle sona erer…. Birbirine bu kadar düşkün ve bu kadar ayrı telden çalan iki tür daha görülmemştir dünya üstünde…
ERKEKLER….
…. Biz onların sol kemiğinden yaratılmışız, önce onlar yaratılmış da biz sonra yaratılmışız. Bu sebepten onlar bizden daha önemli bir cismiş(!!!)…. Bu bizim gibi geçmişinden beri erkek evlat doğuranın bile daha kıymetli (?) sayıldığı ataerkil toplumlarda kolay kabul edilen ve sorgulanmayan bir gerçektir…. İlerleyen zamanlarda feministlik üzerinden devam eden bu tartışma uzar da gider… Erkekler…. İster üstün olsun ister olmasın aslında o kadar da karmaşık yaratıklar değiller…. Çok basitler genelde….
Evet basitler… Hayata bakış açıları ve problemleri ele alış tarzları öyle çetrefilli değil. Dümdüz… Kadınlar kadar entrika bilmezler; kadınlar kadar inandırıcı yalan söyleyemezler…. Her gün değişik aksesuar takıp diğerlerinin de ne taktığını asla takip edemezler…. Bir kadına gidin akşam iş yerinde kim ne giymiş diye sorun hemen hemen hepsi üç aşşağı beş yukarı cevap verir. Ama bir erkeğe sor bu soruyu cevap veremez. Onlar için haki yeşil, somon pembesi, ermeni mavisi filan yoktur…. Ana renklerden başka renk yoktur… Falan pembesi, filan yeşili gibi renkler sadece yeşil ve pembedir…. Onlar asla bir şey kaybetmezler genelde siz yerini değiştirmişsinizdir. Hep siz gereksiz bir yere kaldırmışsınızdır o sebepten bulunmuyordur. Onun asla bir kabahati yoktur. Onlar gerekli olsa da yeni bir şey almak istemezler. Herhangi bir ev eşyasını değiştirmeye gerek yoktur. Zaten kadınlar elinden gelse eşlerini de değiştirirler…. Biliyoruz…. Ama her şeyi değiştirmek o kadar kolay olmuyor….
‘Ne zaman geleceksin? ‘ ve ‘ Nerdesin ?’ sorularını ve bu tarz sorulara cevap vermeyi sevmezler. Ama bu soruları kadınlara hiç sıkılmadan sorarlar. Evde kalıp da yemekten başka işlerin yapılmasını gereksiz bulurlar. Akşama kadar evde olup da nasıl yemek yapmaya vakit bulunamaz anlamazlar. Ütüyü havada karada yaparlar. İki kere telefonu açma başına bir şey geldiğini zannederler. Ne kadar yaparsan yap yaptığın alışveriş hep fazladır. Genelde siz kadınlar onların yaptığı işleri asla ve katta, bırakın onlardan iyi yapmayı, onlar kadar iyi bile yapamazsınız…. Onların evli olsalar da akşam dışarı çıkması normalken senin akşam sekizden sonra neden dışarıda olduğun hep sorgulanır….
Duygularını direk anlatmazlar genelde de hiç anlatmazlar. O zaten öyle hissediyordur sen çıkarım yapacaksın… E! be kardeşim onu da ben çıkardıktan sonra …… Anneleri gibi onları şımartmayı reddederseniz sizden buz gibi soğuyabilirler. Sakın unutmayın İrlanda atasözünde de dendiği gibi ‘ Bir adam en çok sevgilisini, en iyi karısını ve en uzun da annesini sever.’ Bütün bu gerçeklere rağmen biz onları çok severiz…. Onlar hep vardır yaşamımızda hep de olacaktır… Biz kadınlar aslında onlarla olmayı ve bu farklılıkları görüp bıyık altından gülmeyi pek severiz…. En sevdiğimiz anları da yalan söylemek zorunda oldukları, sevimsiz duraklamayla başlayan başka yöne bakarak ve gülümseyerek hınzır bir dudak bükmeyle devam eden komik anlarıdır… Neyse… Bize düşkün olduğu kadar, bizi küçümseyen erkekler…. İyi ki varsınız…. Yoksa canımız muazzam sıkılırdı hayatta…
ANLADIĞIN KADAR ÖZGÜRSÜN…..