Namkör (!) Kız Kardeşler

September 15, 2019

Namkör (!) Kız Kardeşler

Bir film bir araba sahnesi ile başlıyorsa ya da bitiyorsa benim yüzüme nedeni bilinmez bir gülümseme oturuyor görür görmez. Belki de kendim çekseydim bu filmi böyle bir sahne kesinlikle orada olurdu diye düşündüğümdendir. Yola adanmış filmleri oldum olası severim. Emin Alper ‘in Kız Kardeşler filmi aslında bir yol filmi. Uzun bir yolculuğun kahramanlarının hikayesinden bir kesit sunuyor bize yönetmen. En hatırlanası kesiti belki de… Bir Anadolu filmi, evet….. Çıplak bir Anadolu filmi….

Namkör (!) Kız Kardeşler

“Bu köyden gideyim de….”

“Bu köyden gitsinler de…”

“Bizim gibi olmasınlar…” mantığıyla besleme verilerek kasabaya gönderilen üç kız kardeşin bir şekilde köylerine geri dönme yolculuklarına eşlik ediyoruz film boyunca. Yolu vurgulayarak midemizi bulandırıp arka koltuktaki kızımızın yüzünü vurgulayan Alper, bizi hikayeye uzaktan bakan kişler olarak konumlandırıyor. Bir seyirci olarak tetikte tutuyor sürekli… Tüm talihsizliklerine rağmen kendi gerçeklerinin farkında olan kardeşler gayet güçlüler ve ne yaptıklarını hayli farkındalar. Ne istediklerini ve ne istemediklerini de. Bu farkındalık sebebiyle diyalogları ve kavgaları benlik arayışlarını çok takdire şayan bir üslupla dile getiriyor. İki kız kardeşin cinsellikle ilgili sohbeti Türk sinemasının en ince, en naif, en şık, en metoforik sahnelerinden biri kanımca.

Namkör (!) Kız Kardeşler

Tüm Anadolu’nun iletişimde en büyük hastalığı nedir diye sorsak ortak cevabımız “ima etmek” olur sanırım. Filmde tüm gerçekler, hikayenin tüm gerçekleri her daim ima ediliyor. Asla gerçek kişiler tarafından dile getirilmiyor. Her gerçeği de kendi üslubuyla söyleyen damadımız Veysel de zaten köyün delilerinden biri sayılıyor: Meczup…. Veysel’i beyazperdeye taşıyan Kayhan Açıkgöz övgüye değer bir performans sergilemiş ki söylemeden geçemeyeceğim…. Çok beğendim…

Namkör (!) Kız Kardeşler

Masalsı bir Anadolu çizen Kız Kardeşler üzücü ve şok edici gelişmeye götüren yolun taşlarını film boyunca ince ince ördü aslında. Odun, ateş, çamaşır…. Yine de o çığlık içimize oturmadı desek yalan söylemiş oluruz. Daha sonrasında Alper tabiri caizse olayı hiç ağdalamadan geçti. Tarifi yok demenin çok şahane bir yoluydu bence….

Ben kişisel olarak ücra bir köyde üç kız kardeşin taciz ve tecavüz gibi olayların nesnesi olmadan resmedilmesinden çok etkilendim. Kişisel kodlarımda bulun yüklü olduğunu her an birileri özellikle hakkında bir şey bilmediğimiz birileri bu durumlara yol açacak düşüncesiyle teyakkuzda seyrettiğimi idrak edince anladım ve çok üzüldüm açıkcası….

Anadolu ‘nun bitmeyen hikayesi tıpkı filmin sonundaki başlayamayan masal misali bugün hala sürüyor. “O da bir insan nihayetinde.” Cümlesinin altını kalın kalın çizdiği kibrin boğduğu cahil naçar insanların hikayesi….

Artvin’in doğasının da iyi bir başrol oyuncusu olduğu Kız Kardeşler filmi Sarajevo Film Festivali’nden en iyi yönetmen ödülü ile dönmüştür. Giorgos ve Nikos Papaioannou müzikleriyle şahane bir atmosfer yaratırken sanat yönetmenleri Emre Erkmen ve Osman Cankırılı’nın kıymetli katkıları filmi daha da güzel bir yere taşımıştır….

Ellerinize sağlık….

Seyredin derim ben naçizane…..

Sinemayla kalın….

Anladığın kadar özgürsün….

Follow by Email
Pinterest
Pinterest
fb-share-icon
Instagram